Uzaktaki Trabzonsporluluğu Takdimimdir,

Hani, çoklarının başına gelmiştir ‘ bir sınıfta hoca sorar talebelerine – hangi takımı tutuyorsunuz çocuklar, deyin bakalım (?) “..

Tahmin ettiğiniz üzere büyük çoğunluk İstanbul’un malûm üç büyüğü için parmak kaldırırlarken, bir ya da iki çocuk parmak kaldırıp “ Trabzonspor ‘u tutuyorum hocam ‘ derler..

İşte, o çocuklardan biri bendim..

Ve sanılanın aksine Trabzonlu değil, Trabzonsporluyum ‘..

Bazı okurlar yazdığımız yazılarda fikir ayrılığına düşünce “ gidin bu şehirden “ diye İllallah ediyorlar, belirtmek istedim..

Ve bir çok Trabzonludan daha derinden Trabzonsporluyum çok şükür(!)..

Zordur sevgili dostlarım, bir başka diyarın çocuğu olup da hele ki birde İstanbul’un malum camialarına değil de Trabzonspor’a gönül vermiş olmanın toplum içinde bir  vebalı gibi yaftalı bir sekilde yaşamanın zorluğunu bunu en iyi çekenler bilir..

Neden Trabzonspor?

En çok sorulan soru bu oldu hayatım boyunca..

Çünkü Trabzon onlara uzaktı..

Fizik açıdan değil elbet, gönülden ırak idi.

Ve onlar inatla Trabzon’u, İstanbul’ a göre çok uzak görmeye devam ediyorlardı.

Oysa, benim doğduğum topraklara 311 km  mesafede olan Trabzon, İstanbul’a olan 850 km den daha yakın ve bölgemin gurur kaynağı olduğu için ben Trabzonspor aşığı olmamı hem fiziki hem ruhen kırk senedir izah etmeye devam ediyorum..

Trabzonspor, Trabzon’dan İbaret Değildir:

Bizim jenerasyon darbelerle, muhtıralarla, sağ – sol çatışmaları içinde geçti..

Mesela;

Siyah-Beyaz televizyonun bile tek tük hanelerde olduğu bir zamanda pilli radyolarda ( o da çekerse ) yüksek tepelerde Trabzon’un maçlarını takip etmek aşktı bize..

Yetmişli ve seksenli seneler..

Rekorları alt üst eden Kuzeyin kudretli  çocukları, bu ülke ilmek ilmek bölünürken birilerince, futbol ile bir başka devrimi gerçekleştiriyorlardı..

Şenol Güneş’in, Ali Kemal’in, Dozer Cemil’in ve diğer aslan parçalarının ellerinde yükselen her KUPA bu ülke gençliğine umut oluyordu, yeni bir nizamın başta futbol olmak üzere kurulduğunun alametiydi.

Bir çoklarına göre Trabzonspor’un bu başarıları tesadüfiydi, oysa İstanbul dukalığı öyle tesadüfle yıkılacak bir kale değildi..

Hem, tesadüf bir olur iki olur..

On yıl gibi kısa bir zamanda ‘ Altı ‘ kere olmaz, olamaz da..

Mesele aslında Trabzonspor’un elde ettiği şampiyonluklardan ziyade, Trabzonspor’un taraftar boyutunda , sürekli sayısal olarak çoğalıp, başta Türkiye olmak üzere dünyada bir Trabzonspor gerçeğinin kabul görmeye başlamasıydı onları rahatsız eden..

Trabzonspor artık Trabzon’dan ibaret olmayan dev bir markaydı ve her gün gönüllere kazanıyordu bordo mavi sevgi...

“ Trabzonspor, kökü Trabzon’da, dalları ve budakları yurdun her bir yerine, oradan da dünyanın en ücra köşelerine dağılmış ulu bir Çınar ağacı gibidir..

O Ulu çınarın  gölgesi altında olanlara ne mutlu(!)..

Onu diyorum ya;

Trabzonsporlu olmak için Trabzon’da doğmak elbet  güzel bir onur ve mutluluk kaynağıdır, lakin ne mutlu ki benim gibi Trabzon’da doğmayıp bu müstesna şehirden doğan bu muhteşem camiaya gönül verenlere de..(!)..

Sevgili dostlar,

Bu büyük camia için katılırsınız katılmazsınız, kim bir fikir, görüş, maddi manevi katkı yapıyorsa saygı göstermenin güzel bir haslet olacağını düşünüyorum..

Geçen hafta “ Trabzonspor’un Beratı Albayrak “ diye bir yazı paylaştıydım..

Bir çok tanıdık – tanımadık yerden olumlu ya da olumsuz tepkiler geldi..

Bir fikrin ortaya çıkıp ta kabul görmesinde o fikri ona dair eleştiriler değerli ve makbul kılar.

Ki, bu bir fikriyattan ziyade bir ironi içeren yazıydı..

Yıllarca siyasetin içinde yetim bir çocuğun sevincinin kursağında kalması gibi Trabzonspor’u her önüne gelenin kullandığını, onun üzerinden yükseldiklerini ben nasıl bilmiyorum gibi bir algı oluştu ister istemez..

Bilirsiniz bir zehri o zehrin kendisi ile etkisiz hale getirirsiniz..

İşte, Sn Berat Albayrak ( ilk seçimli kongrede diye ifade etmeme rağmen ) ileride Trabzonspor’un başkanı olmalı dedim..

Bu benim fikrim, beni bağlar..

Lakin bu Trabzonsporluluğumuzun neden sorgulanmasını icap ettirir anlamakta güçlük çekiyorum doğrusu..

Evet..

Her şeyi sineye çekebiliriz lakin Trabzonspor sevgimizi asla kimse sorgulayamaz..

Keza sahsımda kimsenin Trabzonspor sevgisini sorgulama mercii değildir..

Bu arada bilirim, Trabzonspor’un konuşulduğu yerde asla siyaset konuşulamaz..

Ki, Trabzonspor her şeyin üzerindedir ve siyaset Trabzonspor’a değil, Trabzonspor siyasete ayar verir..

İrlandalı değilim,

Baba tarafından Kürt ve Kafkas göçmeni ( Çerkez ) köklerine mensup anne tarafından Gürcistan ( Batum ) – göçmeni, atasını Oğuz bilip dokuz ışık ülküsüne mensup Türklük ilkelerine bağlı çok şukür Trabzonsporlu doğup Trabzonsporlu ölmek gayesini amaç edinmiş, bordo bir gecenin sabahında mavi bir gerçeğe uyananların içinizdeki sesiyim..

İrlandalı değilim yani..

Sevgili dostlar, hazır liglere ara verilmişken sizlere kendimi, ziyadesiyle benim gibi olanların,  Trabzonspor’u sevmemin Trabzon’da doğmuş olmadan da yaşatıldığını anlatmaya çalıştım dilim döndüğünce..

Unutmayınız;

Trabzonsporlu olmak bir heves değil; başlı başına bir.tutkudur...

İyi ki doğdun Özkan Başkan,

Daha nice nice esenlik dolu senelere..

Ulu çınarın gölgesinde sizlerin gösterdiği yolda Trabzonspor bilinciyle daha nice seneleri eda edebilmek temennileriyle..

Hasan Akbaş

Haberts.com