Söz konusu Trabzonspor olunca, insan ne başına düşen yağmuru, ne yolda arabasının biten yakıtını düşünebiliyor!

Söz konusu Trabzonspor olunca, ona gönül verenlerce onu ne anlatması kolay, ne-de onu bir yere koyabilmek öyle kolay!

İşte Trabzonspor kendi içinde bir ateş, dışında da onu sevenlerce her an tutuşmayı bekleyen barut misali hiç bitmesi istenilmeyen büyük bir aşk ve hasretin adı sanki…

Milli maçlar arası lige verilen arada büyük Trabzonspor taraftarı yine kendine yakışanı yaptı biliyorsunuz; hak ettiği kupasından ziyade, emeğin ve adaletin bu ülkede hala bir yerlerde var olduğunun haklı arayışının tepkisiyle bütün dünyaya haklı haykırışını muhteşem bir resimle haykırdı…

İstinye’de ki yekvücutluğun resmiydi bu aslında…
Trabzonspor işte bu, zaten hep buydu, yarında bu ve ötesi sevgiyle dimdik ve onurlu duruşuyla var olacaktır, dedirtti yine, İstinye’de, o gün…

Kime sorsam, kim bana sorsa: O kupa Trabzon’a gelecek derken aslın biz ve bu fikre inananların derdi sırf bir kupa değil, işi sürekli atalet duygusu içinde tutanların aslında adalet ışığı karşısında gözlerinin neden açılmak yerine, kör olmuşçasına bütün gözleri körleştirmek isteyenleri de içinde bulundukları gafletten uyandırmak içindir.

Daha bugün sevgili Lemi Çelik nam-ı diğer ‘’ Başbakan ‘’ ve birkaç Trabzonsporlu dost ile sohbet ederken, konu yine bu malum bekleyişe geldi!
Öncelikle ülke başbakanını bilemem, lakin bizim başbakan Lemi Çelik ‘’ kupa mutlaka gelecek ‘’ dedi…

Seçim ( yerel )sonrası bu iş sonlanır diye hayli iddialı söylemler etti!

Bu sohbette beni kupanın geleceğine dair umutvari söylemler dışında, Trabzon-Yomralı bir dostun dedesinin Trabzonspor’la ilgili bir tespiti daha çok alakadar etti, ki sanırım bu tespit Trabzonspor’un yaşanası ve bütün yaşanmış sevdalardan çok başka bir anlam ifade ettiğini bize bir kere daha ıspatlamış oldu!
‘’ Benim dedem seksen yaşında, sakalı ve hacı oluşunun yanında, ceketinin iç cebinde Trabzonspor fikstürü ile dolaşır  ‘’ deyince, düşündüm de, Trabzonspor işte bu, ya da Trabzonspor bu diyememek…
Dedim ya yazımın en başında, Trabzonspor böyle bir şey işte, onu çok sevmek, sevmek kadar onu nereye koyacağını bilememek…

İşte bu sevgi ile yaşayan bu kentin, bu sevgiyle dünyaya yayılmış bütün Trabzonsporluların beklediği tek şey var: O da geç kalan adaletin artık geçte olsa tecellisinin kendilerine sunulması…

Ve ben diyorum ki, Trabzonspor’un hakkını verin, verin  ki bu ülke futbolunun iki yakası bir araya gelsin…