Bordo rüyamız, mavi gerçeğimizdir..

Demek ki oluyormuş..

Demek ki olabiliyormuş..

Özlemişiz,

Nihayet, Trabzonspor aslına rücû etti..

Gerçek bir şampiyon gibi,  büyük takım refleksi nasıl gösterilir, bir kere daha hatırlattı.

Hemde ölmeden beni nasıl kabre korsunuz der gibi..

Tüm dünyaya meydan okudu, dün gece bir kere daha..

Akyazı’daki bu tarihi unutulmaz gecede..

Öyle ki, izleyenlerine bir üç puandan öte, çok daha fazlasını hediye etti Trabzonspor..

Bana göre, Fransa liginin kalbur üstü takımlarından biri olan Monaco’yu, bir çok otoritenin beklemediği bir skorla, adeta “ Akyazı’da “ yeşil çimlere gömdü..

Wissam Ben Yedder başta olmak üzere, bir çok yıldızının ışığını söndürdü..

Adeta ben değil, hepinize biz yeteriz  inancıyla..

Öyle ki,

Trabzonspor sevdalılarına,

Gecenin rengi bordo, sabanın anlamı mavi oldu..

Gole kadar, acabalarla dolu bir bekleyiş içine girilmiş olsada, rakibin kalecisinin ikramıyla kazanılan gol sonrası...

Türk futbol tarihinin bu şanlı gecesinde, sahneye çıkan bir  assolist misali, geceye muhteşem bir imza atan takımımızı tüm unsurlarıyla tebrik ediyorum.

Bazen olumsuzluklar sizi taşır varmak istediğiniz yere, yeter ki umudunuz sönmesin.

İlk maçta Gomez’in çok amatörce gördüğü kırmızı kart ile Fransa’da en az beraberlikle sonlandırabileceği bir maçtan, bozulan moraller sonucu istemediği bir yenilgiyle ayrılmış, hemde gruptaki durumu hayli zora girmişti Trabzonspor’un.

Şimdi mi?

Larsen sakatmış(!)

Olsun, yerine  Hüseyin Türkmen var, uzun süre oymasa da o her daim göreve hazır ve nazır haliyle..

Daha dün sefilleri oynuyor denilen Vitor Hugo’nun adeta takımına can suyu olması..

Trabzonspor’da böyle çok futbolcu var denilen, Enis Bardhi..

İğne deliğinden nasılda gönderdi topu!..

Son haftalarda biraz sallanınca neredeyse kaleciliği sorgulanan Uğurcan Çakır..

Oyun nasıl tutulur yeniden hatırlattı..

Hele, geldiği günden beri adeta Nweakaeme ile halef – selef  bir ikilemine sokulup, hep sorgulanan, lakin onun bu serzenişlere sürekli kulak tıkayıp işini yaparak, Trabzonspor’a oyun anlamında farklı bir renk getiren Hasan Trezegeut..

Öyle yada böyle..

Yolu Premier Ligden geçmiş Gbamin..

Avcı’nın geçiş oyununda elini rahatlatacak kalifiye bir eleman olabileceğini gösterdi..

Ve hepsinden özeli Abdullah Avcı..

Hep Kasım ayı dedi durdu..

Dayanamadı, Ekim’e çekti sanki asıl izletmek istediği Trabzonspor’u..

Hissetmemek ne mümkün; omuzlarından  tonlarca yük kalktı sanki..

Bu maç, bu tarihi zafer sonrası, sorgulananı, arananı, formlusu, formsuzu..

Hepsi adeta büyük bir dirilişe imza attılar..

Şimdi hem dışarıdaki hem içerideki rakipler düşünsün..

Özellikle de “ Beşiktaş “ (!)

Öyle ya, tüm hesaplar içeride “ Monaco “ karşısında rövanşı kesinlikle  alamacayak, hatta tarihi bir hezimete uğrayacak bir Trabzonspor’un, Beşiktaş karşısında asla şansı olmayacaktı..

Lakin, unutulan bir detay vardı.

O da, şartlar her olursa olsun Trabzonspor asla pes etmez..

4 × 4 Randıman

Hülasa..

Türk futbol tarihinde bir ilk yaşandı..

İlk defa bir Avrupa gecesinde, dört ekibimiz birden galibiyet sevinci yaşadı..

Bu vesile ile tüm takımlarımızı, özellikle ülke puanına katkı anlamında gönülden tebrik ediyorum.

Tabi ki, tarihi gecede alınan bu dört enfes galibiyeti anlamlı kılan detay ise (bana göre); Trabzonspor’umuzun adeta sahneye  gecenin assolisti gibi çıkmışçasına, kaydettiği “  dört “ gol ile bu tarihi gecemizi perçinlemesiydi.

II. Louis’in kemiklerinin sızlaması bir kenara, Monaco özelinde tüm Fransa, hatta tüm dünya sanırım anlamışlardır(?)

Neyi mi?

Tür futbolunu asla hafife almamaları gerektiğini (!)

Hele Trabzonspor’ u asla!..

Sonuç = Akyazı’daki son kurban Monaco’nun hali.

Futbolun dışında bir yorum olacak; asırlarca Afrika’nın her noktasını sömüren, baş sömürücülerden olan Fransızlara, Trezeguet’in attığı gol, bir golden çok başka şeyler ifade etti benim için..

Dedelerinden içten ve anlamlı bir selam gönderdi Mısırlı..

Son tahlilde, elbet yine eleştireceğiz, lakin asla yeise düşmeyeceğiz.

Bu takım formsuz olabilir, yenilebilir..

Fakat bütün bunlar Trabzonspor’un büyük bir camia olduğunu unutmadan düşünülmesi elzem detaylar olsun..

Neyse,

Tadını çıkaralım derim ben.

Darısı nice güzel zaferlere..

Çok mu abarttım bu zaferi, bu unutulmaz geceyi..

Böyle düşünenlere de saygım var elbet..

Fakat, nüfusu, beslediği keçi sayısının 3/1’i kadar olan, haritalarda bile bulamadığımız, sözümona bir ülkeye yenilmiş, akabinde onulmaz milli bir yara almış  biri olarak, bu seferlik beni mazur görünüz sevgili dostlar..

Bu zafer bana maziyi, tarihi Lyon zaferlerini hatırlattı..

Fransız kalamam doğrusu!..

Hasan Akbaş

Haberts.com