Evvela kazananı can-ı gönülden tebrik ediyorum..

Adanademirspor, Balotelli gidince, oyun anlamında daha bir oturmuş, daha huzurlu bir ortama kavuşmuş sanki, dışardan gördüğümüz kadarıyla tabi ki..

Adananın Yolları Taştan

Ve öyle de oldu..

Son iki sezondur, özellikle şampiyonluk adayı ekiplerimiz için en zorlu deplasmanlardan oluverdi Adanademirspor deplasmanı..

Öyle ki, bu ligin belirleyici ekiplerinden biri olabilir Adanademirspor(?)

Bir yönüyle ülke futbolumuza farklı bir renk katmaları, diğer yönüyle de futbola olan ilgisiyle her daim bu ligde olması elzem bir futbol potansiyeli  var şehir olarak Adana’nın..

Keza, Çukurova nihayetinde futboldan da esirgememiş bereketini.. 

İşte böyle hissiyatlar içinde bekledik son şampiyonun mavi şimsekler karşısında ne yapacağını(?)..

Sonucu günler öncesinden merakla beklenen, hatta neredeyse bana göre her yönüyle derbi niteliğinde bir maçtı, Adanademirspor-Trabzonspor müsabakası.

Nitekim öyle de oldu..

Helal Adanalı Celal

Adanalı Celal derken, kıymetli büyüğümüz Adanalı Celal Serin abiyi anmadan geçmek olmaz.

Adana Demirspor’un eski yöneticilerinden olan Celal abi, kongrelerdeki renkli konuşmalarıyla iz bırakan değerli bir futbol adamıydı.

Onun ünlenmesine  Adanademirspor sebep olmuştur..

Kendisine  yaftalanan “ Helal Adanalı Celal “  tezahüratları filmlere bile konu olmuş ve hala günümüzde dillendirilmektedir.

Bu vesile ile hitabeti güçlü sevgili Celal Serin abiye bir kere daha Allahtan rahmet diliyorum..   

Sezar’ın hakkı Sezar’a..

Adanademirsporun hocası Trabzonspor’u çok iyi etüt etmiş.

Hoş, Trabzonspor artık rakipleri için bir tehdit unsuru olmaktan çıkalı beri, her önüne gelene mahkum oynamakta, adeta,  dayak arsızı yaramaz çocuklar misali önüne gelenden futbol dayağı yiyip duruyor, tabiri caizse..

Abdullah Avcı çift forvetle, “ Sinyor Vincenzo Montella “ oyuna forvetsiz başladı..

Maç başlayınca rakibin şok ama bir o kadar muhteşem frikik golünü bir tarafa bırakırsak, set oyunu olsun, geçiş oyunu olsun rakip, Trabzonspor’dan  her yönüyle daha üstündü..

Şu su götürmez bir gerçek ki, rakibinden daha çok mücadele etmezsen, zordur puanı yada puanları almak bu gibi deplasmanlardan..

Kabullenmek bazen yeni başlangıçlara kapı açar..

Bu maçın ve bu maça kadar ki olup bitenler bir sistem adamı olan Abdullah hoca ile bir çok açıdan tezata düşmekte..

En basiti, Trabzonspor çok kolay gol yiyor mesela..

Bu, hocanın çok sık başına gelen  bir vaka değil(!)

Anımsayalım; “ hoca ilk geldiğinde, ben önce savunmamı güvence altına alıp, takımı kırılganlıktan uzaklaştırıp, maçı bir şekilde tutan, bunu da tabi ki kalesinde çok az pozisyon vererek “  yapacağım – demiş idi..

Son tahlilde, bunu başarmıştı da..

Artık, Trabzonspor o son dakika golleriyle yıkılmıyor, neredeyse kolay kolay gol görmüyordu kalesinde..

Oysa şimdi..

Son dakikalar karabatak gibi esir aldı Trabzonspor kalesini..

Gol yemese bile maçı kolay kotarır giremiyor finiş çizgisine..

Ezcümle..

Trabzonspor’a dair olumlu   ne gibi şeyler söyleyebiliriz diye düşünüyorum, lakin olumlu söylenecekler bir elin parmakları kadar, olumsuz söylenecekler ise düzinelerce..

Sözün özü; durum tek kelimeyle şu ana kadar ki performansıyla; tam bir hayal kırıklığı..

Tabi, saha içi için bu dediklerimiz.

İdari anlamda, yönetim bence kurumsal planlamasında bir sapma olmadan işini yapmakta.

İşin sportif yönü de inşaAllah en kısa sürede yoluna girecektir..

Tabi ki Abdullah hocamız ve kurmaylarını çok yoğun teşriki mesailer bekliyor bu zaman diliminde..

Ta ki Kopenhag maçlarından beri  hiç iyi şeyler hayal edemedik Trabzonspor adına, yeni sezona dair..

Elbet, ani  sakatlıklar ve birinci santraforunu kaybetmesi planların sekteye uğramasına neden olmuş olabilir.

Kolay değil, takımın hücum konfor alanı şu an üretkenlikten uzak, sadece yıldız isimlerin ayaklarındaki sihre umut bağlamakta..

...

( Umut demişken, Umut Bozok tüm bu silik tabloda bana göre hem Trabzonspor’un hem de Milli Takımın geleceğine doğacak bir güneş gibi parıldamakta)..

Tabi bir iki maç bi şekilde yol alabilirsiniz de böyle, fakat yolun sonu için bu yeterli bir ışık olamaz size..  

Lakin, bunların hiç biri sergilenen bu kötü oyuna bahane olamaz, olmamalı..

Ki, hattı zatında “ Allah var “ yönetim ivedilikle hocanın elini güçlendirmek istercesine oyuncu transferlerini elinden geldiğince yaptı.

Egemen Korkmaz Geri Gelsin,

Bence, Abdullah Avcı bu sezona formsuz girdi.

Kimse renk vermiyor, fakat kötü giden bir şeyler var gibi..

Benimkisi basit bir tespit, belki diyorum, Egemen hocanın gidişi  hocanın ahengini bozmuş olabilir(?)

Şunu diyorum: Şartlar her ne şekil olursa olsun, Trabzonspor’un böyle sinik, silik, ruhsuz, ne geride ne ileride, oyundan, hatta kendinden bi haber oynamaya hakkı olamaz, olmamalı da..

Bu sene iş daha zor..

Rakiplerin durumundan ziyade, gelen şampiyonluğun tesadüfi olmadığını, hem Avrupa hem lig yarışını bu sezon göstersin gibi söylemlerle benim gibi bir çok Trabzonsporlu muhatap oluyordur..

Bu konu çok göreceli olduğu için fazla yoruma girmemek gerek diye düşünüyorum..

Abdullah Avcı, bu futbolcu kadrosu ile  ligin en güçlü kadrolarından birisine sahip..

Sonuçta, kadronun mühendisliğide kendisine ait..

Yani, kimsenin başarısızlığa dair en ufak bir mazereti yok..

Rakiplerin bu seneki hırsı ve azmi ortada.

Herkes bir “ 100.yıl Cumhuriyet “ şampiyonluğu diye bir hedefe odaklanmış ha babam uğraşıyor..

Trabzonspor neden yine şampiyon olmasın ki(?)

Hocaya düşen, hızla Trabzonspor’u belli  bir oyun ivmesine sokmasıdır..

Bu yavaş ve yavan oyun bana bazen GORDON MİLNE oyun yapısını çağrıştırıyor..

Allah muhafaza.

Trabzonspor, rengiyle, geniyle, futbol aklıyla hızlı, seri ve atak futbolu benimser..

Yenilsede dikine oyunu destur edinmiştir kendine..

Hadi hocam, sana inanıyor ve güveniyoruz.

Eleştirilerimiz, Trabzonspor’un asla bu futbolun muhatabı olmadığına olan inancımızın dile dökülmüş halidir..

Sonuç itibariyle, önce Antalyaspor karşısındaki tarihi hezimet, şimdi Adanademirspor karşısındaki kötü futbolun karşılığı bu yenilgi..

Çok mu kırılgan oldu Trabzonspor yada Güney ekiplerine karşı bir fobi mi başladı...?...

Kuzeyin çocuklarına nazar değdi anlaşılan.

Son olarak hoca ile yeniden nikah tazeleyen yönetimin bu kararı da hoca ile daha çok şeyleri başarmak istediklerine delalet..

Burada merak ettiğim;  başkan Ağaoğlu, Ünal Karaman için “ oyunla alakalı – skoru tutamıyoruz gibilerinden eleştirilerde bulunmuştu da, Karaman istifa etmişti ve o sene şampiyonluk kaçmıştı belkide..

Acaba diyorum, Abdullah Avcı’ ya aynı ithamları tekrarlar mı başkan, özellikle bu son zamanlardaki vasatı aşamayan oyunla alakalı, diye insanın aklına gelmiyor değil(!)

İnsanız, beşeriz - şaşarız

Yazarlık – yorumculuk melekeleri sorduruyor işte!..

Birde sevgili dostlar, hiç dikkatinizi celbetti mi sizin de?

Özellikle İstanbul’un üç büyüklerinin onca  transfer yapmalarını diyorum: Federasyonun koyduğu kriterlere rağmen yapmaları size de garip gelmiyor mu?

Mali tablo disiplini diye bir duvar konulmuştu kulüplerin önüne diye hatırlıyorum(!)..

Bilemedim(?)

Yazımı sonlandırırken niyetimiz tabi ki “ zülfü yâre “ dokunmak değildi elbet..

Yine de bir kusurumuz oldu ise af ola..

Düşkünlüğü futbola değil, yalnızca Trabzonspor’a “ olanlara selam ola..

Hasan Akbaş

Haberts.com