Türk MİLLİ FUTBOL Takımının Hollanda ile deplasmanda oynadığı ve tarihin en kötü portakalının yine de farklı kazandığı futbol maçının yayını sırasında ekrana bir görüntü düştü. Bu görüntü halen TFF Başkanlığını sürdüren, yargı kararı ve onca belgeye rağmen “Türkiye’de her şey güllük gülistanlık , şike felan da olmamış , mahkeme boşa konuşuyor, Trabzon boşa zırlıyor, gelin biz güzellikleri konuşalım” mealine gelen bir “durum”  sitcomu yaşatan  Yıldırım Demirören’a aitti. Orda dursun

Maçı göz ucuyla seyrettiğim ve o anda King oyunundaki son ikiyi yememek için pür dikkat iskambil olduğum için Hollanda rejisinin ne demek istediğini elbet anlamadım, ben Hollanda rejisi diyorum, siz bilinçaltı kayıt odası anlayın.

Neyse. Son ikiyi atlatıp tekrar ekrana baktığımda karşımda Abdullah Avcı’yı gördüm, ve bilinçaltımın bana ettiğini… YD’yi ekranda sadece bir kez gördüm. Ama Hollanda  rejisi Abdullah Avcı nam Türk TD’yi en az 10 kez gösterdi.

“Gelin Güzellikleri  Konuşalım” adlı devekuşu kabaresinde buluşan ve genellikle “Körlerle sağırlar birbirini ağırlar, ohh şike de yok zaten lan, şu passatlarde fena gidiyor ha”  “halt cemahiriyesi” vatandaşı olan gazetecimsiciklerin yazmadığı, yazamadığı, yazamayacağı bir korelasyon 1000 lik ampul gücünde şak diye patladı beynimde. Ee, ne de olsa gerçek , namuslu insanlar ülkesinde 1000 ampül gücündedir, koca fantom bu, boşa konuşmaz!

Evet, Türk Milli Takımının ve Türkiye’nin fotoğrafı şudur;

Şike yaptığı için iki yöneticisi ceza alan bir takımın “tartışmalı” ve kaçarcasına giden lideri Türk Futbol Federasyonunun Başkanı;

Yine bu Bşkanın yöneticilerinin ceza almasına neden olan Şikeli maçın Teknik Direktörü de o ülke futbol takımının teknik direktörü?

Bu tablo sadece bir avuç insanı mı kusma noktasına getirebiliyor?

Tamam ahlaki değerleri bir yana bırakıp, kabenizi menfaat olarak belirlediniz ve elinizde kullanılabilecek utanma duygusu da kalmadı diyelim.

Lakin, zekamızla alay etmeyin, ayıptır! Milyonlarca futbolsever sizlerin aslında “ne” olduğunuzu gayet iyi görüyor ve sabırla futbolumuzun fetret devrinin bitmesini bekliyor.  Siz, size ait dünyanın “Güzelliklerini” konuşmaya aranızda devam edin. Passat 260’ı görüyor mu misal, ya da Udinese minik buzağıyı sütten kesti mi?

Namus, Ahlak ve Temiz Futbol Cephesi her şeyin farkında ve kimseye eyvallah etmiyor, buna UFFA da dahil FİFA da!

Sizler bu yazıyı okurken muhtemelen sağ üst köşede Estonya destanını! okuyor olacaksınız. Ellere nesi?

AYKUT K.


Aykut Kocaman, Şansal Büyüka’ya konuk oldu, araçla yoldaydım, dinledim epeyce.

Gayet güzel cümleler kuruyor, “adam haklı” dedirten tespitler yapıyor.

Bir umuttu Aykut K., herkesler idam hevesiyle hokkaya batırırken kalemlerini, hep arkasında durmaya çalıştım, en FB’li kardeşlerle AK için çatıştım.

Sonra birgün durup dururken “Trabzon’un penaltıları irdelensin” dedi. Anladım ki başka bir gemiye binmiş AK.

Bir de, Şansal Büyüka’nın karşısında “2011’in şampiyonu da olduk” dedi.

16. Ağır ceza mahkemesinin kararına ve eldeki belgelere göre şike yaptığı kesinleşen bir yönetimin teknik direktörü olarak  hala “şampiyon olduk” diyen bir aklın, vicdanın ya da zekanın kimseden saygı beklemeye hakkı yoktur.

Aykut Kocaman ne kadar farkında bilmiyorum ama, “şikeyle” sevinçlerini çaldığı Trabzonsporlulardan ve futbol camiasından “özür” dilemediği müddetçe , şikeyi hak olarak gören bir güruh ve kör fanatikleri dışında kimseden saygı görmeyecek. Ve çok içten söylüyorum, bindiği kayık onu sadece sefaletin limanına çıkarabilir ve çok yazık eder kendine.

ŞİKECİLERİ BEKLEYEN BÜYÜK TEHLİKE!


Meriç’te yaşayan bir temiz futbol sevdalısının uyarısıyla biraz kitap karıştırdım ve şikecilere “el finitos” dedirtecek güçte bir bilgiye ulaştım. Şimdilik paylaşmıyorum bunu, lakin medya dezenformasyonu ve yok saymasıyla unutturulmaya çalışılan şike ve çete , namuslu insanların elinden kurtulamayacak ve yaptıklarının bedelini yasalar önünde ödeyecektir.