Her yönüyle sonucu merakla beklenen, hocalarının oyun futbol karakterlerine bakınca da, beraberliğin ağır basacağına dair hissiyatları içinde barındıran bir buluşma oldu..

Nitekim öyle de oldu..

Hem Trabzonspor, hem Konyaspor, hocalarından ötürü , saha içi oyun şekillerinde, yer yer birbirlerine yakın paralellik gösterdiklerini düşününce, sonuçla alakalı, insan ister istemez bir şeylere kani olabiliyor(!)

Palut ve Avcı

Futbola dair belli bir felsefeleri olan ( son günlerde sık kullanılan tabirle ) ülkemizin yetiştirdiği “ Milli ve Yerli “ iki değerli futbol adamımız..

Bir tarafta Konyaspor ile son iki sezona damga vuran, hiç yaşamadığı kadar takımını iki sezondur mütevazi bütçelerle şampiyonluk mücadelesinin içinde tutan İlhan Palut, bir tarafta, yıllar sonra Trabzonspor’a o hasretle beklediği şampiyonluğu getiren Abdullah Avcı..

Evet,

Her yönüyle ilginç bir maç oldu, gerek Trabzonspor ve Konyaspor penceresinden bakıldığında, gerek ligin üst sıralarına bakıldığında..

Lakin, her iki hocamızın da Avrupa’da umdukları hedefleri tutturamaması da ikisinin bu yönde de bu seneye dair bir başka benzeş yönünü ortaya koyan bir diğer detay oldu..

Niyet Neydi Akıbet Ne Oldu(?)

Trabzonspor, Avrupa sahnesinde yoluna devam ediyor diyenler olabilir, evet olabilir..

Zaten şu an Trabzonspor’un paydaşlarını memnun etmeyen oyun performansının müsebbiplerinden biride, kastettiğim ‘Şampiyonlar Ligi ‘ bileti alamamak değil mi?

Benim şahsi görüşüme göre, şampiyonlar ligi elemesine kadar ki ve sonrasındaki Trabzonspor’u ve / vede  camiaya hakim havayı, yine sonrasındaki hayal kırıklığını düşününce, hedeflediği yerin çok altında bir kategoriye düşen bir Trabzonspor bana göre bu alanda başarısızdır..

Ha keza, İlhan hoca..

İlk Avrupa serüveninde, maalesef ‘ O da ‘  sınıfta kaldı.

İnşaAllah ileriki senelerde hem ligimizde hem Avrupa’da nice başarılara imza atar..

Sözüm Meclisten İçeri

Bir türlü maça giremiyorum, çünkü Trabzonspor’un son zamanlardaki “ halet-i ruhiyesi “ öyle bir halde ki, insan ister istemez etkileniyor..

Son Şampiyon kim ne derse desin, havasını kaybetti.

O, şansız Kopenhag  maçları sonrası, camia, başkanından teknik kadrosuna, taraftarına kadar, büyük bir hayal kırıklığı yaşadı..

Bu o kadar belli ki..

Her şeyden önce şehir buna hazırlanmıştı..

Şampiyonlar Ligi müziği yine yeniden Karadeniz’in hırçın dalgalarına name katacaktı..

Yeniden Avrupa’nın zirvesinde Kuzey rüzgarları estirecekti.

Ve şampiyonlar liginde yarım kalan hesabını kapatan bir Trabzonspor izleyecektik, kim bilir?

Nede güzel olurdu(!)

Lakin, olmadı-olamadı..

İşte o günden bugüne..

Bana göre takımın ben  diyeyim, havası söndü, siz deyin, ivmesi bozuldu..

Bir şeyler oldu..

Olmasına oldu da, bu kadar sönük ve sinik futbol oynamaya ve bunu bu takımın sevdalılarına zoraki dayatır gibi izletmeye kimin hakkı var(?) diye de insan sormadan edemiyor!..

Umarım Katar Arası Hocaya Çok Şey Katar  (!)

Unutulmamalıdır ki, özellikle Trabzon’da ‘ futbol sadece futbol değildir ‘..

Futbol her şeyden önce sonuç oyunu değildir, her ne kadar sonucu insanların günlük yaşamlarına büyük etkileşimler gösterse bile..

Trabzon’da futbol, yenilse de yense de oyuna sahip olmak ve en güzelini sergilemektir.

Şahsen ben, sürekli, düşe kalka, sağa sola top atıp, oyunu kilitleyip, üstelik bunu sadece kazanmak ve skor tutmak için yapıyorsam, kimse kusura bakmasın, ben bu taraftara o sevdiği renkler altında huzur değil, güzellik değil, işkence sergiliyorum demektir..

Bu olmaz..

Trabzonspor bu olamaz..

Bir yersem bir fazlasını atarım desturu onun vazgeçilmezidir..

Biz öyle gördük..

Elbet,

Elde olmayan sakatlıklar ve diğer olumsuz gelişmeler, puansal durumdan olmasa bile sönük futbol sunumuna bahane sayılabilir.

Fakat,  payesi büyük olan camialar asla mazeretlerin arkasına sığınamazlar.

Hele ki bir sistem adamı olan sayın Avcı’nın böyle bir bahanesi asla olamaz.

Nihayetinde, bir maķina düzeninde   sistemini işletmelidir..

Çünkü bu düşünce bağlamında;

Şahıslar araç, sistem sonuçtur..

Ki, hattı zatında hocaya transferde her daim destek olunduğunu da düşünecek olursak..

Hocam Darılmasın

Tekrar maça dönersek;

Ezcümle şunu demeye çalışıyorum: Akan oyunda iki penaltı golü dışında, olgun atağın yok ve üstelik devre arasına az bir süre kala skoru tutamamaya namzet bir oyuna doğru gidiliyor..

Bazıları forma giymeden gol atar nidalarıyla getirilen Gomez’e,  bütün forma çeşitlerini giydirsen bile bu sistemde nasıl gol atacak(?)

Herkes ben gol atacağım derdindeyken, önceliğin takımın ana golcüsünde olması gereken bir yol olmalı diye düşünüyorum..

Yusuf Erdoğan ile mi, bu sene ne oynadığını çözemediğim Djaniny ile mi, maçları çevireceğiz sevgili hocam!..

Sahi, bu Yusuf Erdoğan’ı izleyince , Yusuf Sarı’nın günahı neydi(?) diye bir soru aklıma gelmiyor değil..

Ve diğer unutulanlar..

Sevgili hocam, özellikle biz Trabzon dışında yaşayan Trabzonpor sevdalılarını ayakta tutan şey şampiyon olmak değil, her şart ve koşulda sürekli golü düşünen, dikine oynayan, fırtınaları yaran, insanı yerinde uyutmayan o mücadele dolu futbolun büyüsüdür..

Bırak hocam, sende gevşe, takımda gevşesin..

Senin bu kentte ve camiada sonsuz kredin var, lakin bu sinik futbolu oynatmaya hakkın yok hocam..

Bu sezon, hem sizi mutsuz hem takımı umutsuz görüyor ve üzülerek izliyorum olanları..

Sevgili hocam, Trabzonspor’a kattıklarınız yarın katacaklarınızın teminatıdır..

Size her zamankinden daha çok inanıyorum, daha doğrusu inanmak istiyorum.

Fakat,

Bu sene farklı, tüm rakipler sadece şampiyonluğa odaklanmış.

İşte tam burada, siz güzel oyuna odaklanın.

Ki, gerisi çorap söküğü gibi gelir..

Küçümsemiyorum, hepsi benim ülkemin değerli camiaları.

Fakat, sürekli önüne her sezon isim reklamı alarak, sezonlarını idame ettirebilen, üstelik Trabzonspor’un neredeyse ‘dörtte bir ‘ bütçesine denk gelen ‘ Konyaspor ‘ karşısındaki acziyet beni, belki benim gibi bir çok taraftarı kahretti hocam..

Dediğim gibi, mesele yenilmek yada beraberlikle yetinmek değil hocam..

Mesele, ne oynadığını bilememek hocam..

Akan oyunda hiç bir şey yapmadan, hakeme serzenişte bulunmak günü kurtarır belki..

Ya geleceği?

En iyisi, içerideki Monaco – Frencvaros karşılaşmalarındaki, deyim yerindeyse ‘ağızlara çalınan birer parmak bal misali ‘ o saman alevi gibi muhteşem futbolun neden sürdürülebilir olamadığının sebeplerini  düşünelim..

Her zaman dillendiriyorum, Egemen Korkmaz’ın ayrılışı, diğer ekip arkadaşlarınıza haksızlık olmasın, bana göre bir yanınızı eksik bıraktı..

Her neyse, önümüzdeki ara ve sürekli  dillendirdiğiniz ‘ Kasım ‘gibi gerçek ritmini bulan bir Trabzonspor izleteceğinizin sözlü eyleminin pratiğe rücû etmiş halini özlemle bekliyoruz..

Geldi de gidiyor Kasım oysa!..

Hülasa, sevgili hocam; futbolda dün yoktur, bugün vardır.

Hatta bugün bile yoktur.

An vardır..

Maçın teknik detayı, oyunun gerçek uygulayıcılarının bileceği bir şey.

Benim bildiğim, ‘ Arabam.com Konyaspor karşısında penaltılar dışında hiç bir varlık gösterememenin nedenlerinin üzerinde düşünülmesi elzemdir.

Bu arada, Trezegeut ve  Hamsik ’in güzel oyunlarını es geçmemek gerekir.

Emeğe saygı..

Hasan Akbaş

Haberts.com