Güz mevsiminin bu en son demlerinin yaşandığı, bir Ankara gecesinde ‘ puanları kardeşçe üleşmek düştü her iki takımın kaderine, iyi mi(?)

Konyaspor maç yazı başlığımı ‘ Güldürün Yüzümüzü ‘ diye koymuş idim..

Bu maç özelinde bakıyorum da, bu haliyle Trabzonspor, değil yüzümüzü güldürmek, çehremizdeki son gülümseme kırıntılarını bile alıp götürmekte..

Bu maçın hikayesi ‘ Trabzonspor’ açısından ne olabilir diye sorulacak olsa, hiç düşünmeden; Trabzonspor, rakipleri için ‘ CAN SUYU ‘ olmaya devam ediyor, derim..

Özellikle, Ankaragücü gibi yeni bir oluşum içinde olan ve ( gönül asla istemez) ligden düşeceğine en çok ihtimal verilen takımlarımızdan sayılan, böyle değerli bir rakip için, Trabzonspor maçı, lige verilecek uzun ara öncesi onlar adına iyi bir kazanım oldu!..

Bana çok acı gelse de, gücüme gitse de bu tespiti yapmak zorundayım..

Her yönüyle rakibinden üstün olan “ Trabzonspor’un gücü, rakibi Ankaragücü’nün gücünü alt etmeye maalesef yetmedi, yetemedi “..

Öncelikle, Ömer Erdoğan ve öğrencilerini kalben tebrik ediyorum..

Muhteşem seyircisi ile son şampiyon karşısında ( bana göre ) galibiyete daha yakın ve rakibine göre de oyun anlamında üç puanı hak eden taraftı diye düşünüyorum..

Ve seyirci..

Eryaman Stadyumunu dolduran seyirciyi görmek kadar, birileri için, kaynakların bir sürü ‘ abuk sabuk ‘ projeler altında olmadık takımlara trilyonlar akıtanlara umarım muhteşem bir cevap olur..

Seyircisiz ve seyirsiz sözümona futbol  takımlarını, ( isimlerini tahmin ettiniz ) bomboş statlarda gözlerimize işkence yaparcasına zoraki sokanlara inat;  Başta Trabzonspor, Bursaspor, Ankaragücü, Adanaspor – Adanademirspor, Altay, Göztepe, Karşıyaka gibi, şehir – semt takımı seyircisi olabilme geleneğinden gelen bu camialara, futbol dünyasının bu kısır döngüsüne rağmen, amatör bir ruh ile ülkemizdeki futbol iklimini kendine has tatlarla güzelleştirmelerinden ötürü gönül dolusu teşekkürlerimi sunuyorum hepsine!..

Mecburiyet olmasa, hiç girmek istemediğim maça dair konuşmak gerekirse, Konyaspor’a kendi evinde iki farklı skoru koruyamayarak, ikinci yarı kötü bir oyun performansıyla teslim bayrağını çeken, adeta galibiyeti elinin tersiyle bir kenara iten Trabzonspor’un,  geçen haftaya nazire yaparcasına, futboluna olumlu yönde  hiç bir farkındalık katmadığını gördük maalesef..

Tamam, Trezegeut ve Bakasetas’ın yokluğu, deplasmanda çok büyük handikap olabilir, lakin, sizde Trabzonspor’sunuz demek istiyorum..

Fakat, bu arkadaşların yerine oynayanlar hayal kırıklığına yol açınca, sonuç ister istemez kaçınılmaz oldu..

Nedir Bu Yusufların Halleri..

Al birini vur ötekine..

Geçen hafta Erdoğan, bu hafta Yazıcı..

Her ikisi de sanki, unlarını eleyip eleklerini duvara asmışlar gibi..

Şunu bir kere kendi zaviyemden belirtmek isterim: Sporcu formsuz olabilir, lakin her şeyi bitirmiş gibi bir halet-i ruhiye içinde olamaz, olmamalı..

Eğer öyle olursa ve ki bunu da taraftarına aksettirirse, işte o vakit her şey bitmeye başlar..

Bunun adına siz sıradanlaşmakta diyebilirsiniz..

Şu an özellikle Yusuf Yazıcı evladımızın oyunu giderek sıradanlaşmaya doğru ivme kazanmakta.

Burada şöyle bir ironi yapsam, Yusuf evladımız ve sevenleri darılır mı bana bilemem!.

O da, bugün Mehmet Ekici gelse Yusuf Yazıcı’ya bıraktığı formayı geri alır, bu haliyle..

Dedim ya, benimkisi adı üstünde, ‘ironi’..

Bizi, Avrupa sahnelerinde gittiği ilk yıllarda gururlandıran bu genç evladımızın yeniden ayağa kalkması mutlu eder..

İnşaAllah, yine yeniden seyircisini ayağa kaldıran bir Yusuf Yazıcı izleriz.

Son tespit; Yusuf’ta gördüğüm, beyninden geçenleri yapmasına bedeni karşılık veremiyor..

Onu diyorum ya, bugün, bir Yusuf’un yeniden yetişmesi kolay mı?

Abdülkadirler, Uğurcanlar..

Hepsi bizim evladımız..

Hepsi iyi hepsi başarılı olsun istiyoruz!..

Son tahlilde;

İşte, Yusuf Yazıcı inşaAllah bu ara bağlantıyı aştığında hem o hem Trabzonspor çok farklı bir yere gelir diye umut ediyorum..

Ya siz?

Günün sonunda..

Toparlamak gerekirse, ilk yarısı, topun bazen  rakibe bazen Trabzonspor lehine güzellikler yapabileceği seklinde ilerlediğini gördük..

İkinci yarı değişiklikler ve  sonrası gelen golün, oyunun tam boğulma zamanına denk gelişi, Trabzonspor açısından güzel bir aksiyon sağladı..

Fakat, içimize kurt düşürün acabalar yine Trabzonspor’un peşini bırakmadı..

Bir çok otoriteye göre futbolu beğenilmese de, bu sezon özelinde adeta ikinci baharını yaşayan Tolga Ciğerci güzel bir penaltı golü ile Trabzonspor’un zirvedeki yerine, tabiri caizse “ ket vurdu “..

Uyanmak Zamanı

Eğer varsa pişmanlıklar “ nedamet zamanı “..

Evet,

İş şimdi, ‘ Tren uzaklaşmadan, vagonlara sıkı sıkı tutunup, uyanmak, yoldan geri kalmamak, hesap kitap yapmak zamanı.

Klasik olacak ama, bu ara Trabzonspor’a ilaç olacak gibi..

Kim nerde ne yanlış yaptı(?)

Yoksa başından beri Trabzonspor bir güç zehirlenmesi mi yaşıyor?

Yada transfer yanlışları – sakatların çokluğu mu bu sezon istenilen ivmeyi  hocaya ve takıma kazandıramadı?

Ya yönetim?

Onlar bu durağan gidişatın neresindeler?

Her şey umarım yerli yerine bu ‘ arada ‘ oturur, yada oturtulur.

Aslında, sıradan  bir takım, bu oyun ve puan sıralamasına sahip olsa, takdirle karşılanır.

Lakin, söz konusu Trabzonspor olunca, ne liderliğin ne puansal durumun önemi bahis konusu olur(?)

Söz konusu Trabzonspor olunca, önce güzel oyun hedeflenir, mücadele azmi ön plana çıkar, sonra tüm paydaşlarının içindeki ateşin sönmemesi amaç edinilir..

Biz buna bir başka büyüklük diyoruz..

Adı konulamayan Trabzonspor büyüklüğü böyle bir şey çünkü.

Ezcümle, bana düşmez belki, fakat söylemeden edemeyeceğim(!)

Abdullah Avcı hocam, şuna karar verecek: Ben, sıradan bir takımın büyük hocası mı, yoksa, büyük bir camianın harika bir futbol iklimiyle bütünleşmiş, şampiyonluklar görmüş, üstelik son şampiyon apoleti de benim omuzlarıma takılmış, böyle muhteşem bir takımın hocası mıyım?

Ve bunu düşünürken, asıl, geçen sezonun son düzlüğündeki sıradanlaşan ve zayıflayan oyun performansının nedenlerini, tam bir öz eleştiri yaparak sağlıklı bir şekilde sebepleriyle analiz etmesini haddim olmayarak kendisine ‘salık ‘veriyorum..

Bu camia hepimizin, hepimiz bu geminin içinde olduğumuza göre..

Bizi hayal ettiklerimize yine bu asil renkler altında sizler kavuşturacaksınız..

En azından öyle umut ediyoruz(!)..

düşkünlüğüm futbola değil; TRABZONSPOR’a ‘

Hasan Akbaş

Haberts.com