Maçtan ziyade bende kendi kısır futbol aklımca  şunları yazacaktım: Nasıl olsa kendi seyircisi önünde elbet şeytanın bacağını kıracak dediğim Trabzonspor için; Galatasay da ki yönetim belirsizliği, Fenerbahçe de ki saha içi otorite boşluğu, Beşiktaş ta ki stad kaosu gibi şampiyonluk yolundaki bu üç rakibinin bu en büyük zaaflarından bu sezon yararlanır mutlaka diye baktığımız Trabzonspor bizi ne yazık ki şaşırtmaya devam ediyor...
Bu uyarıları güya ben, bugün galip gelecek bir takımın yazarı ve taraftarı olarak, rehavete düşülmesin, işte şampiyon olmak için sana açılan güllük gülistanlık yol diye yazabilmenin hayaliyle oturmuştum bilgisayarın başına...
Fakat görülüyor ki Trabzonspor'u idare edenler bizden farklı şeyleri düşünüyorlar.
Onlar daha lig başında hakemlere bahane buladursunlar, başkanı cezalı, hocası başkanından geri kalmama adına cezalı hale düşsün ve hala düşüncede adil bir hakemle neleri başaracağızın derdindeler...
İşte size hakem...
Bugün işin açıkçası Yunus Yıldırım dan çekinmiştim maç öncesi, lakin maç içinde görüldü ki Yunus Yıldırım Trabzonspor'u bariz ve aleni bir şekilde kollasa bile, bunu kendi lehine çevirecek bir futbol aklına sahip bir takımı  göremedim, emaktar H. Avni Aker'in çimlerinde...
Gören varsa bana anlatsın lütfen !
Sadece Yusuf'un On Beşinci dakika da rakip kalecinin sırt numarasına nazire yaparcasına attığı muhteşem golün dışında maalesef Trabzonspor'un elle tutulur bir yanını ( futbol anlamında ) gördüğümüz ve biraz da Belkalem - Onur ikilisinin  sergiledikleri o  muhteşem oyunlarını ilave edeceğimiz sıkıcı bir akşamdan aklıma kazınmış başka şeyler arıyorum, lakin bulamıyorum (!)... 
Bu maç galip bile sonlansaydı futbol olarak yazacaklarım aynı olacaktı.
Niye?
Soruyorum sizlere sevgili okurlarım: Siz, Trabzonspor'un ne oynadığını çözebildiniz mi?
Cardoza gibi bir futbol starını koca seksen dakika kaç kere olgun atakla buluşurken gördünüz?
Geride Belkalem ve Onur olmasa bugün nice-olurdu Trabzonspor'un hali, hiç düşündünüz mü?
Hami Mandıralı'nın şu son dört maçı ile Vahid Halilhodziç'in ilk dört lig maçını bir karşılaştırıyorum da kafamda, sonuçlara takılmadan sadece oynanan futbol iştahına ve ruhuna bakıyorum, arada Cezayir çölleri kadar fark var...
Yeni oluşum, yeni birliktelik derken, on iki tam puandan sekiz net puan zarar var ve bu büyük bir takım için daha ligin başında hiç hoş bir performans göstergesi değil.
Şimdi yine düşünüyorum ve ilk dört haftada dört beraberlik alanın bir Türk hoca olduğundan hareketle, Trabzonspor'un saha performansı olarak olmasa bile en azından düşünce performansında devrim yaptığını görüyorum...
İstikrar güzel şeydir, hatta YA İSTİKRAR YA İSTİKRAR ilkesinden asla sapılmamalıdır..
Evet, gerçekler böyle.
Trabzonspor güzel ve atak ve de heyecanlı futbol oynamıyor, oy-na-ya-mı-yor diye de hecelemek gerekiyor.
Bugün Şota ve öğrencileri daha tutkulu daha derli toplu futbol oynadılar ve asla oyunu çirkinleştirmediler.
Galibiyeti kaçıran taraf olduklarını düşünüyor ve başarılarının devamını diliyorum...
Trabzonspor birazda  seyirci azlığının verdiği etkiyle yine beraberlik serisine bir sekte uğratmadan; birlik beraberlik içinde takım olma yolunda ilerliyor...
UEFA Avrupa eleme maçlarındaki gösterdiği bir tutam futbol gösterisiyle arkasına aldığı rüzgarı kısa zamanda tüketti.
Oysa bugün alınacak bir galibiyet aslında gelecek haftalar için çok farklı yer ve konumların ilk ayağı olacaktı.
Diyorum ya, rakiplerinin sanki sözleşmişçesine büyük büyük sorunları varken, Trabzonspor hocasının iki lafının birinde mutlaka beynimizi dövercesine söylediği gibi; iki-üç ay içinde, o da olabilirse, ancak o zaman derli toplu bir takım olacağı yönündeki sözlerine parelel, yenemiyorsan yenilme ilkesine sarılmak kalıyor bizede ...
Olur hocam, olur, bunada sabredilir, nasıl olsa ' sabır Trabzonspor'un ekmeği ' misali...
Olur olur (!)