Tabi ki kolay değil, değişmeyen tek şeyin değişim olduğundan hareketle; değişen, aslında değişmek zorunda kalan değişimin içinde değişmek zorunda kalmak, kalabilmek!

İşte tamda bu parametreler içinde olan Trabzonspor’dan söz ediyorum, değişen değişimin içindeki Trabzonspor’dan…

Malum sezonun ardından birçok sorunla boğuşan, büyük ve onurlu şampiyonluklar sonrası duraklama devirlerinin ilk büyük uyanışına denk gelen ve kurulan o ikinci efsane kadro ( 96/97 sezonu) sonrası, yine Şenol Güneş ile inşa edilen, Onur-Tolga, Egemen, Colman, Selçuk, Jaja, Burak, Umut, Engin gibi daha birçok futbolcunun zirve yaptığı o oluşumun dağılması, arkasından gelen hoca-hoca ve yönetim değişikliklerinin, bugünün Trabzonspor’unun neler yapacağının ilk olumlu ya da olumsuz donelerini alma zamanındayız.

İlla ki zor bir zamandan geçiyor Trabzonspor! Futbolun saha içi ve saha dışı alanlarındaki sert iklimlerle uğraşmak, uğraşabilmek takdir edilmeli ki, belli bir güç ve güç kadarda strateji gerektirmekte…

Trabzonspor’un yeni yönetimiyle ilk Avrupa turunu geçmiş, transferdeki sessizliğini bozmuş olması, sportif direktör, teknik kadro ve yönetim çatısının işleyişinin bu sefer daha bir prosedürüne uyularak yürümesi, Trabzonspor’un şu an amaçladığı yol ve belirlediği hedefler esasında işine odaklandığını göstermekte.

Özellikle yönetim ve teknik kadro arasındaki işleyiş mekanizmasının en mükemmele yakın yürüdüğü iki kulüpten birisi ( bana göre; birisi hiç kuşku yok ki Kayserispor’dur bu anlamda(!)…) olan Trabzonspor’un bana göre en büyük kazanımı bu olmuştur. Katı değil, fakat disiplinli bir hiyerarşi ile işleyen bu çarkın ileride Trabzonspor’un daha da kurumsallaşmasına belli bir ivme katacağına inanıyorum, bu yapılanmanın…

Oldum olası felsefi karakterleri hep sevmişimdir… Mustafa hocada Trabzonspor’a bu anlamda yakışan bir değerdir benim için. Bazen sakin bazen de sert dalgaların içinde bilge bir duruş, güneşli havalarda bile sert esen rüzgar karşısında yalpalamayan güçlü bir irade örneği sergiler böyle felsefi dünyası olan karakterler! İnanıyorum ki Mustafa Reşit Akçay’da benim anlatmaya çalıştıklarımdan daha çokları var ve o bu gemiyi düşlediği en güzel akşam güneşlerinde varmasını arzuladığı en büyük limanlara güvenle yanaştıracaktır…

Değişim güzeldir, güzel olduğu kadarda sancılıdır… Arthur Schopehaur her ne kadar ‘’ değişmeyen tek şey değişimdir ‘’ dese de, dünya hızla değişiyor. Her şeyden önce dönen dünyanın hızına yetişmek, yetişebilmek için Trabzonspor’un değişmeden, değişen bir değişim içinde olması zamanın bir gereğidir…
‘’ Değişmeyen tek şey Trabzon’da, Trabzonspor gerçeğidir! Gerisi değişen değişmeyen bütün argümanların teferruatı olur ancak ‘’…
Daha nice tur ve turlara…