Aslında öyle alıştırdı ki Trabzonspor bu sezon bizi böyle maçlara, insan ne diyeceğini daha doğrusu ne yazacağını bile bilemiyor…
Tabiri caizse maçı izlerken bu ruhsuzlar mangasına işin aslı bizlerde ayak uydurduk!

Ne acı bir durum oysa!

Belki herkes hocaya yüklenecek şimdi, işin en kolay olan tarafı orası tabi ki; lakin ben burda hocayı en sona koyuyorum.
Evet, takımda Bosingwa ve Hakan Arıkan harici bugün gerçekten beyin ve bedensel aktivitelerinden bir hayli uzaktılar.
Son yılların en değerli ve güzide ekibini kuran sayın başkan mutluysa bende mutluyum demekte işin en kolay olanı…

Olmuyor işte…
Yap boz ile - iyi veya kötüsü ile kendi futbolcunu daha oyun bitmeden yuhalamayla da olmuyor…
Bir tutam umut bile sırtını dönmüşken Trabzonspor’a olmuyor işte!

Beşiktaş’ın teknik kadrosuna maç öncesi deselerdi ki ‘’ siz hiç Trabzon’a gitmeyin, size bu maçı beraberlik üzerine puan hanenize işleyeceğiz; ben inanıyorum ki Beşiktaş teknik heyeti ve hatta futbolcuları bu teklife balıklama atlarlardı, hem de hiç düşünmeden ‘’…

Ha bu arada rakip üçüncü kalecisi ile sözüm-ona bu zor deplasmana gelmişti ve tamda Ekici’nin işine gelebilirdi rakibin bu zaafı!
Maç başlayınca görüldü ki Trabzonspor’un değil bu zaaftan yararlanacak takati, daha ileriye şöyle adam akıllı bir top sürüşünü göremedik…
Ha birkaç fevri aksiyonel hareketler oldu, o da olsun yani!

Ersun Yanal’ın Özer’i oyundan çıkarması ne kadar yanlışsa, Özer’in de direkt soyunma odasına gitmesi bir o kadar yanlıştı.
Herkes gitse Özer o sahayı terki diyar eyleyemez, çünkü onun çok özel misyonu var bu takımda…

Sevgili dostlar, Trabzonspor’u sevmek başka, Trabzonspor’un gerçeklerini görmek başka.
Bu şehir ve  bu taraftarı artık kimse kandırmasın lütfen!

Taraftar anı yaşamak ister, onların bu en büyük temaşalarına zehir katık eyleyenler sanmasınlar ki bu kulüpte baki kalacaklar…

Bu böyle biline…