Önümüzdeki seçim yaklaştıkça siyasiler gerçek yüzlerini ortaya çıkarmaya başladı. Tam da Trabzonspor Fenerbahçe karşılaşmasında olaylar çıkmışken hemen fırsatı değerlendirme, olaylardan nemalanma peşindeler. Nasıl yaparız da biz buradan oy menfaati sağlarız, nasıl söz söylersek daha çok oy kazanırız derdindeler. Oysa sorsan hak, hukuk, adalet timsali gibi görünürler ancak bir çoğu şeytanın mintanını giymiş pusuda bekliyorlar. 

   İstanbul'un şımartılmış takımları için her türlü ayrıcalığı yaparlar. Devlet arazisini hibe ederler. Ödenmesi geren milyonlarca lira vergiyi affederler. Stadyum kullanım haklarında inisiyatifi kulüplere verirler. İstedikleri gibi at koştururlar adeta gıkları çıkmaz. Ancak Trabzonspor'a bir el uzatılsa küçük bir talebi yerine gelse "Devlet Trabzonspor'u koruyor" gibi gerçekten uzak bir tavır ile karşı karşıya kalınıyor. 

       Söz konusu Trabzon ve Trabzonspor olunca aniden Bukalemun misali renkten renge giriyorlar. Yeter ki Trabzon şehrini kötüleyelim, aşağılayalım,. Hatta hakaret edelim. 

    Ama yok yetmez Türkiye'den çıkaralım, gerekirse Kırım'ı alalım Trabzon'u verelim. 

 Sonra, Trabzon'a gelirler boyunlarında Bordo Mavi atkı ile çünkü yüzsüzdürler utanma arlanma diye bir kavramları yok. 

Ancak burada suç kimin Bordo Mavi renklere gönül vermiş taraftarların, bunları bu şehire sokmayacaksın. 

Ali Koç'un dediği gibi "gördüğünüz yerde fotoğrafını çekin, tepki gösterin icabında yakasına yapışın".