Maçtan önceki yazımda “Trabzonspor Kazanacak” başlığı kullanmıştım. Bunu görebilmek için futbol dahisi olmaya gerek yok sanırım. Zira Trabzonspor tam bir takım oldu. Takım, bir kuş sürüsü gibi, bir eşgüdüm halinde, birlikte hareket ediyor. İnanılmaz bir takım bütünlüğü oluştu. Futbolcular kolay ya da zor maç ayrımı yapmıyorlar. Yüzbeşe altmışsekizlik alanda basmadık yer bırakmıyorlar. Savunmada, orta sahada, hücumda inanılmaz bir baskı yapıyorlar. Yardımlaşma ve dayanışma üst düzeyde. Herkes birbirinin hatasını ve açığını kapatmaya çalışıyor.

Dün akşamki maça her zamanki güven veren oyunuyla başladı Trabzonspor. Üst düzey bir pas oyunu ile topun ve maçın mutlak hakimiydi. Topu kaybettikten sonra geri kazanma süresi modern futbol istatistiklerine yakındı. Fakat topu Trabzonspor’a bırakan Aykut Kocaman, topun arkasına bazen 4-4-2 bazen de 5-4-1 dizlimi ile geçip, hem kanatları hem de savunmanın göbeğini kilitleyince sağda Ekuban, solda Yunus istedikleri boşlukları bulmakta zorlandılar. Bunda, kalede Kağan’ın bulunmasından olsa gerek Trabzonspor’un da fazla adam ile hücum etmekten çekinmesinin de etkisi vardı.

Öncelikle kaybetmemeyi hedefleyen Aykut Kocaman, kaptığı toplarla kontra atağa çıkmayı denediyse de Trabzonspor oyun yapısı ve orta sahası itibarıyla kontra atak yiyebilecek bir takım değildi.

Başakşehir ikinci yarıya ileride ayağında top tutabilen, birebir de etkili ve iyi bir şutör olan Demba Ba değişikliği ile başladı. Başakşehir, savunmasından Demba Ba’ya attığı uzun paslarla Trabzonspor orta sahasını baybas ederek geçmek istedi fakat savunmada Edgar ve Hügo Demba Ba’yı çok iyi kilitlediler.

Demba Ba hamlesi de sonuç vermeyen Başakşehir 70.dakikadan itibaren topun hakimi olmaya ve Trabzonspor’un üzerine gelmeye başladı. Ya da kalabalık Başakşehir savunmasında pozisyon bulmakta zorlandığını gören Avcı topu Başakşehir’e bırakıp üzerine gelmesini sağladı.

Abdullah Avcı soyadıyla müsemma bir hoca. Tam bir taktisyen ve pusu ustası. Avına pusu kurup saatlerce bekledikten sonra uygun anı bulduğunda avına atılan bir leopar gibi.

Herkes ikinci yarı ile birlikte Yunus Mallı-Yusuf Sarı değişikliği beklerken, Avcı 70 dakika topun peşinden koşturup yorduğu Başakşehir’e 70.dakikadan sonra topu bırakıp üzerine gelmesine izin verdi. Başakşehir’in savunmasını da ileri çıkardığını gören Avcı 78’de Yusuf Sarı’yı oyuna aldı. Başakşehir’in iki stoperinin de ileri çıktığı bir anda içine Messi kaçmış Yusuf, topla 80 metre depar atarak Mert Günok’u avladı.

Trabzonspor sabırlı oyununun sonucunu bir kez daha almasını bildi.

Sen 18 yaşında Trabzonspor’un kalesine geç ama ileride anlatacak bir anın ve hikayen olmadan, terlemeden ve bir kurtarış yapmadan maçı bitir. Olacak şey mi?

Kağan’ın inanılmaz bir soğukkanlılıkla Demba Ba’ya çalım atıp sol çaprazdaki arkadaşına verdiği pas ile kendisine top gelmediği için soğuk olduğu halde 90+4. Dakikada ki müthiş refleksi ile kurtardığı şut uzun yıllar unutulmaz.

Maç eksiği bulunduğu için beklenilen performansı gösteremese de, yüksek bir oyun görüşü ve kadife bir ayağa sahip olan Yunus Mallı, ilerisi için çok güzel ışık verdi. Şu anda Berat ve Bakasetas’ı konuşanlar dört, beş hafta sonra Yunus Mallı’yı konuşmaya başlayacaklar.

Yusuf Sarı dün akşam daha çok süre alması gerektiği mesajını verdi. Faruk Can Genç, artık gençleri görün ve güvenin der gibisine oynadı.

Bu kadar eksikle ve üstelik Wakeme’siz oynayarak İstanbul’dan alınan üç puan Fenerbahçe maçı öncesi gerçekten çok değerliydi.

Bana bir mucize kokusu geliyor. Trabzonspor’un nefesi İstanbul takımlarının ensesinde. 1’er 1’er emin adımlarla ilerliyor. Trabzonspor bu takım savunmasıyla bundan sonra kalan 15 maçta asla yenilmez. Trabzonspor’un alabileceği en kötü sonuç beraberlik olur.

Sıradaki gelsin!