Son beraberliklerin gölgesinde oldukça stresli ve kritik bir maça çıktı Trabzonspor. Düşmemeye oynayan takımlar her zaman tehlikelidir ve varlarını yoklarını koyarlar ortaya. 

Nitekim de öyle oldu. 

Gs maça inanılmaz bir motivasyon ile başladı. Genç ve dinamik kadrosu ile her alanda baskı yaptı. Top Trabzonsporlu oyunculardayken yakın, top kendilerindeyken uzak oynayarak hem Trabzonspor’a istediği pas oyununu oynatmadılar hem de istedikleri gibi oyun kurdular.

Trabzonspor’un ilk yarıdaki olumsuz futbolunun en büyük sebeplerinden biri de Berat Özdemir’di. 

Avcı Hamsik’in yokluğunda TFF’nin yabancı kuralı garabeti yüzünden aylardır formsuz olan Berat’ı oynatmak zorunda kalmıştı. 

Berat baskı altında oynayamıyor. Ne rakip atakları karşılamakta başarılı oldu ne de pas bağlantılarını yaparak hücumu başlatmada. Adeta prenses gibi oynadı. Sürekli top kaybetti, kaybettiği topun peşine koşmadı. Kaybettiği toplar pozisyon olarak geri döndü. 

Orta sahada adeta bir kişi eksik oynayan Trabzonspor bu yüzden savunmada da hücumda da sorunlar yaşadı. 

Savunma ile hücum hattı arasındaki mesafeler 70 metrelere çıkarak takım boyu uzadı. Wakeme, Visca, Bakasetas ve Cornellius dörtlüsü geriden beslenemedi. 

Geri çekilmek zorunda kalan takımda bekler de hücuma katılamayayınca Wakeme bile top alabilmek için geri gelmek zorunda kaldı.

Ulusal takıma seçildiği günden beri mental olarak düşüş yaşayan Berat’ın “artık ben oldum” düşüncesinin yanlış olduğunu anlamalı, anlamıyorsa anlatılmalı. 

Profesyonel bir ekibe sahip olan ve kişisel gelişim antrenörü bulunan Avcı’nın Berat’ın bu mental sorununu acilen çözmesi gerekiyor. 

Bir kişinin kötü oynaması takımı bu kadar etkiler mi demeyin, etkiliyor. 

Nitekim ikinci yarı Berat-Siopis değişikliği ile birlikte orta sahaya bir sertlik ve dinamizm geldi. 

Geride savaşarak kazandığı topları çok iyi kullanan Siopis ile birlikte takımın çehresi bir anda değişti. Top rakipteyken rakibe yakın, top kendilerindeyken rakipten uzak oynayan Trabzonspor kendi oyununu oynamaya başladı. 

Savunma ile hücum dörtlüsü birbirlerine yaklaştı ve takım boyu kısaldı. Beklerimiz Peres ile Puchacz’da ileri çıkıp hücuma destek vermeye başlayınca baskı iyiden iyiye arttı. 

Siopis baskı ile kazandığı topu Visca’ya aktardı. Visca Peres’e harika bir pas attı. Ömer Bayram’ı geçen Peres harika bir dripling ile ortasını yaptı ve baskıdan bunalan Gs savunmasından dönen topu, top her kendisine geldiğinde bir dakika harcayan Fatih Öztürk’ün ağlarına mermi gibi gönderdi. 

Bir kere daha gördük ki Bakasetas mutlaka rakip ceza sahası içinde bulunmalı ve dönen topları değerlendirmeli. 

Solda Sasha Boey’in kilitlediği Wakeme etkisiz kaldı. Puchacz Giresunspor maçında olduğu kadar hücuma destek veremedi.
Neyse ki sol yoksa sağ var, Wakeme etkisiz kalırsa Visca var. 

Başakşehir’de oynarken sağ bek Caicara ile çok iyi anlaşan Visca, Trabzonspor’da da Peres ile çok iyi bir ikili olmaya başladılar ve oynadıkça daha da iyi olacaklar. 

Bir pozisyonda Peres ile öyle güzel verkaç yaparak Peres’i gol pozisyonuna soktu ki ilerleyen haftalarda daha güzel örneklerini göreceğiz. 

Beraberliklerin arkasından bir puan kaybı daha olsa İstanbul medyası susmayacaktı. Sezona Ahmet Çalık ismi verilerek motive edilen Konyaspor iyice iştahlanabilirdi. Takımdaki stres seviyesi artar ve gelecek haftalara sirayet edebilirdi. 

İstanbul medyasının sesi yükselmeden kısıldı. Geriden gelerek kazandığımız bu maçla rakip gereken mesajı aldı.

Bakasetas golünü atarak sakatlık ve kaçırılan penaltı sonrası örselenen özgüvenini yeniden kazandı. Yeni transfer Visca üçüncü maçında golle tanışarak daha da özgüven kazandı. 

Trabzonlunun inadı bittiği yerde yeniden başlar!

Trabzon’un, Karadeniz’in havasını soluyan, suyunu içen, hamsisini yiyen Yunanlısı, Danimarkalısı, Polonyalısı, Nijeryalısı, Boşnağı, Brezilyalısı bir Karadeniz inadı ve azmi sardı. 

Varlarını yoklarını ortaya koyarak o mutlu güne olan inançlarını bir kez daha gösterdiler. Onlar benim için artık yabancı değil. Onlar artık bu toprakların çocukları. Getirecekleri kupa ve dikilecek heykelleri ile sonsuza kadar bu topraklarda yaşayacaklar. 

Bunca eksiğe rağmen bu dört maçlık zorlu virajdan fena sayılmayacak bir puan ile çıkmasını bildiler. Artık 13 günlük arada sakatlar takıma dönecek, yeni transferlerin uyumu artacak ve umarım stoper transferi de bitirilirse Trabzonspor yoluna dolu dizgin devam edecektir.

Artık şampiyonluğa Kasımpaşa ve Konya maçlarından oluşan 180 dakikalık bir süre kaldı. Taraftarının da desteği ile bu 180 dakikadan alnının akıyla çıkacak olan Trabzonspor özlenen güne o kadar yaklaşacaktır ki şampiyonluk kapıları ardına kadar açılacaktır. 

Yıllardır sabreden, cefa çeken, emekleri çalınan Trabzonspor taraftarı; Tünelin ucundaki ışık görünmüştür. O güzel güne 180 dakika kalmıştır. O yüzden sizlerden ricam ve istirhamım. 

Lütfen bu kadar yaklaşmışken takımı yalnız bırakmayın!  Kasımpaşa ve Konyaspor maçlarında bir tek koltuğu bile boş bırakmayın. 

Kalın sağlıcakla…!

Güzel günlerde buluşmak ümidiyle…!